Kuşkonmaz kansere karşı

Kanserin herkes için zorlu bir hastalık olduğu ortada. Modern tıpta yaşanan gelişmelere rağmen kanser tam olarak yenilebilmiş değil. Üstelik kanser tedavisinin yan etkileri de oldukça fazla. Peki tıbbi tüm girişimlere acaba doğal takviyeler yardımcı olabilir mi? Kansere karşı etkili olduğu belirtilen kuşkonmaz gerçekten tedavide etkili olabilir mi?

kuskonmazkanserekarsi

Kuşkonmazın kanser tedavilerinde etkili olduğu ilk kez 1974 yılının Şubat ayında yayınlanan Prevention dergisinde ortaya konuldu. Hatta kuşkonmaz kullanarak kanserlerinin gerilediği öne süren çok sayıda kişi ortaya çıktı. Kuşkonmazın yoğun bir besin kaynağı olduğu bilinen bir gerçek. Bu yönüyle kuşkonmaz birçok hastalığın engellenmesinde önemli rol oynayabilir. Ancak yıllar süren araştırmaların ardından kanseri kesin şekilde tedavi edebilen bir gıda olmadığı ortaya konulmuş durumda. Buna kuşkonmaz da dahil. Ancak kuşkonmazın kanser ile mücadelede hiç mi katkısı yok?

Anti kanserojen:

Kuşkonmaz vitamin ve mineral deposudur. Kuşkonmazda bulunan bileşenler arasında yüksek düzeyde A ve C vitamini, beta karoten ve selenyum bulunur. Bu maddelerin tümü anti kanserojendir. Hücrelere oksijen taşıyan glutatyonun yanı sıra tüm bu bileşenler kanserin önlenmesinde yardımcı olurlar. Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayınlanan bir raporda, glutatyonu yüksek gıda tüketmenin kolon, pankreas ve yemek borusu kanserlerini önlediğine vurgu yapılıyor.

Akciğer kanserinin önlenmesine yardımcı olur:

Sigara içenler, akciğer kanserine yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğunun bilincindedirler. Ancak bazı araştırmalar, düzenli olarak kuşkonmaz tüketilen bir diyette, akciğer kanserine yakalanma riskinin azaldığı ortaya konulmuş durumda. Bu araştırmaya göre, B6 vitamini folik asit ve metatyon adı verilen bir amino asit türü ile birleştiğinde akciğer kanserine yakalanma oranı %65 oranında azalıyor. Kuşkonmazın, metatyon açısından zengin olan beyaz et, balık, peynir, fasulye, yumurta, sarımsak, mercimek, soğan, yoğurt ya da susam tohumları ile pişirildiğinde akciğer kanserinin oluşumunun engellenmesine yardımcı olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Enfeksiyon ve oksidatif stresi engeller:

Aşırı enfeksiyon ve serbest radikallerin hücrelerde yarattığı hasar ile ortaya çıkan oksidatif stres, bir kişinin kansere yakalanma riskini artırır. Kuşkonmaz hem enfeksiyonun azaltılmasına hem de hücrelerde ortaya çıkan hasarın hafiflemesini sağlar. Çünkü kuşkonmazın antibiyotik etkisi mevcuttur. Kuşkonmazda bulunan ve saponin adı verilen bir bileşen, hem enfeksiyonu önler hem de antioksidan özelliklere sahiptir. Antioksidanlar ile hücrelere zarar veren serbest radikallere karşı hücreyi korur.

Karaciğer kanseri ile mücadeleye yardımcı olur:

2009 yılında bir grup Çinli araştırmacı, kuşkonmazın kansere karşı ne derecede etkili olduğunu tespit etmek için bir inceleme yaptı. Bu araştırmada kuşkonmazın asparanin adı verilen bir kimyasal içerdiği ortaya çıktı. Asparanin kimyasalının, karaciğerdeki kanser hücrelerine enjekte edildiğinde anti-kanserojen özellikler göstermeye başladığı ve kanserli hücre ile savaşta yardımcı olduğu belirlendi. Bu araştırmayı doğrulayacak yazılı bir kanıt bulunmuyor ve tabii ki bu bulgular üzerinde hala soru işareti bulunuyor.

Bu bilgileri derlemekle beraber dikkat çekilmesi gereken bazı bilgiler var. 1974 yılında doktor Vensal tarafından yazıldığı ve Kanser Araştırmaları Dergisi’nde yayınlandığı iddia edilen ve kuşkonmazın kanserle mücadelede etkili olduğunu belirten rapor asla bulunamadı. Doktor Vensal adında birisinin olup olmadığı da kesin olarak ispatlanabilmiş değil. Kuşkonmazın kanserin önlenmesine katkıları olabilir. Ancak uzmanlar herhangi bir gıdanın, var olan bir kanserli hücrenin çevresini değiştirebileceğine ilişkin hiçbir veri bulunmadığına dikkat çekiyor.