İki Yaş Sendromu Nasıl Aşılır?
İki yaşındaki çocuk anne ile çatışma halindedir. Bu çocuklar istedikleri şeyde ısrarcıdırlar bu konuda anne babayı zorlayabilirler.
Çünkü çocuk kimlik mücadelesi vermekte bağımsızlaşmaya çalışmaktadır. Yani ilk defa yürümekte, objeleri alıp incelemekte, dünyayı tanımaya gayret etmektedir. Ama kuralları henüz bilmediğinden otoritenin uyarısı ile karşılaşmakta ve bu karşı çıkışlara anlam veremediğinden tepki göstermektedir.
Anne baba bu sürecin geçici olduğunu bilmeli ve benim dediğim olmalı diye düşünerek çocuğa baskı uygulamamalıdır. Aksi takdirde çocuk bu süreci uzatabilir. Anne çocuğa sürekli hayır demekten vazgeçmeli ve onu ikna etme yoluna gitmelidir. Mesela, Bardağı alma diye kızmak yerine eğer alırsan düşürebilir ve kırabilirsin...demelidir.
Anne çocuğun istediği şeyin kendisine zarar vermeyeceğini düşünüyorsa kabul etmeli ve çocuğu rahat bırakmalıdır. Çünkü objelerle iletişim kurabilen ve desteklenen çocukların aile ile iletişimleri daha güçlü olur.
ÖDÜL CEZADAN DAHA TESİRLİDİR
Anne çocuğun olumlu davranışlarını ödüllendirmelidir.
Anne çocuğun isteklerinin yoğun olduğu dönemlerde farklı alternatifler sunmalı ve ona açıklama yapmalıdır.
Çocukla uzlaşmacı bir yaklaşım içinde olmak gerekir
Çocuğun zarar görebileceği eşyalar ortadan kaldırılmalıdır
Anne babanın tutum ve davranışlarında bir tutarlılık olmalıdır
Anne baba çocuğu sofraya oturtmalı ve yemekleri çocukla birlikte yemelidirler
Anne çocukla oyunlar oynayabilir ve ona sorular sorarak kelime dağarcığının gelişmesine yardımcı olabilir.
Çocuğun televizyon başında fazla kalmasına izin verilmemelidir
Anne baba buna dokunursan polis gelir, şunu yaparsan şu şekilde cezalandırılırsın gibi ifadelerle çocuğa korku empoze etmemelidir.
Anne baba eğitimde özerklik döneminin gelişimsel özelliklerini dikkate almalı ve bu sürecin geçici olduğunu bilmelidirler.
Çok fazla katı kuralcı bir tutum içinde olmamalıdırlar
Bu dönem çocuklar su, toprak kum oyunlarını ve sesli oyuncakları severler. Aile çocuğa bu imkanları sağlayarak onun deşarj olmasına ve kendini ifade etmesine yardımcı olmalıdır.
Aile çocukla iyi iletişim kurmalı ve yeterli sevgi ve yakınlık göstermelidir.
Çocuğun saldırgan davranışları ödüllendirilmemeli ve aile içinde bu davranışlara vurgu yapılmamalıdır.
Çocuk ısrarcı davrandığında, bu tavrının isteklerinin yerine getirilmesi konusunda etkili olamayacağı açıklanmalıdır.
Anne baba çocuğa dışarıda oyun imkanları sağlamalı ve enerjisini deşarj etmesine yardımcı olmalıdır.
Çocukta sorumluluk duygusu pekiştirilmelidir.
Çocuğun anne baba ile iletişimleri güçlendirilmelidir.
Hazreti Peygamber, " bir babanın evladına verebileceği en değerli hediye (ona bırakabileceği en kıymetli miras) güzel terbiyedir" buyurur. Efendimiz eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Çocuk eğitimi konusunda da, hoşgörü ve sabırla hareket etmenin önemini işaret etmiştir. Efendimiz bir hadisinde de şöyle buyurur:
"Üç kişiden kalem kaldırılmıştır. Büluğ çağına erişinceye kadar çocuktan aklı başına gelinceye kadar mecnundan uyanıncaya kadar uykuda olan kimseden.
Efendimiz burada çocukların masumiyetine vurgu yapıyor. Enes Radıyallahü anh bir hatırasını şöyle hakleder: "Peygamberimize on yıl hizmet ettim. Aslında yaptığım işler pek yerli yerinde olmuyordu. Buna rağmen hz. Peygamber bir defacık olsun bana vurmadı ve surat asmadı. Beni azarlamadı, ayıplamadı. Hatta öf bile demedi. Hoşuna gitmeyen bir şey için niçin böyle yaptın diye beni sorgulamadı. Hatalı bir davranışım olsa ve hanımlarından biri keşke şöyle yapsaydın deseler "bırakın çocuğu " derdi. O ancak Allah'ın dilediğini yapmıştır der beni korurdu.
Hazreti Peygamber çocuklara karşı son derece şefkatli idi. Hayatımda ondan daha güzel kokan bir koku koklamadım. Onun elinden daha yumuşak bir kumaşa dokunmadım. O insanların ahlak bakımından da en güzeli idi. Bir gün beni bir işe göndermişti. Önce çocukca davranmış gitmem demiştim. Ama o bir peygamberdi ve gitmek istiyordum. Yoma çıktım sokakta oynayan çocuklara rasladım. Onların yanında oyalanıp kaldım. Birden ensemde bir el belirdi. Baktığımda Hazreti Peygamber gülümsüyordu. Bana sana söylediğim yere gittin mi? dedi. Hemen gidiyorum ya Resulullah diyerek söylenen yere gittim...